Efsanevi İlişkiler Serisi 4: Frida Kahlo ve Diego Rivera
5 mins read

Efsanevi İlişkiler Serisi 4: Frida Kahlo ve Diego Rivera

Frida Kahlo, bitişik kaşları ve renkli iç dünyası ile sanat dünyasının en ikonik karakterlerinden. Fakat bu kadar yaşam dolu olmasına rağmen sürekli acılarla karşılaşan Frida için oldukça yorucu olan olaylardan biri de kendisinden yaşça büyük ressam Diego Rivera ile yaşadığı çetrefilli ilişki.

Gelin Frida’nın unutulmaz aşkına ve yaşadıklarına daha yakından bakalım.

İki ressam Frida Kahlo ve Diego Rivera 25 yıllık karmaşık ve çalkantılı bir aşk yaşadı.

Frida’nın hüzünlü hayatı kimilerine göre Diego ile birlikte daha da hüzünlü bir hal aldı. Evlilikleri sırasında ve öncesinde onu defalarca aldatan Diego, kendini tek bir kadına ait görmüyordu. Frida ise karşısındaki insana o kadar bağlıydı ki her şeyi göz ardı ediyordu. Ta ki her şey dayanılmaz bir boyut alana kadar…

Frida ve Diego’nun ilk karşılaşması henüz Frida genç ve hayalperest bir kızken oldu.

O sırada nüfuzlu bir ressam olan Diego Rivera, Frida’ya resimleri konusunda akıl hocalığı yapıyordu. Hayallerinin peşinden giden Frida 15, Rivera ise 37 yaşındaydı.

Frida küçükken çocuk felci geçirmişti, ilk tanışmalarından 3 yıl sonra ise trajik bir otobüs kazası yaşadı.

Bu esnada omurgasını, kalça kemiğini, köprücük kemiğini ve kaburgalarını kıran Frida; ne yazık ki hayatı boyunca bir daha asla tamamen iyileşemeyecekti. Fakat resim yapmaya olan tutkusu ve azmi onu asla pes ettirmedi. İkili 1927’de ikinci kez karşılaştığında Frida resim yapma konusundaki yeni yeteneklerini keşfediyordu.

Resimler aracılığı ile tekrar karşılaşan ikili çok geçmeden bir ilişkiye başladı.

Çapkın bir adam olan Diego defalarca tek bir kadına ait olamayacağını belirtse de 1931 yılında Frida ile evlenmeyi kabul etti. Ancak bu evlilik sırasında küçük kaçamaklar ve ihtiraslar yaşayacağının sözünü önceden almıştı. Her ne kadar sağlıksız olsa da Frida Diego’yu karşılıksız bir aşkla seviyordu ve ufak kaçamaklarına ne yazık ki göz yumuyordu.

Frida, yaşadığı acılara ve sürekli hale gelen ameliyatlara rağmen yaşama sevincini kaybetmeyen bir kadındı.

Diego’nun Frida’da en çok sevdiği özellik de buydu. Evliliklerinin ilk yıllarında sanatçı çevrelerinden arkadaşlarıyla sık sık toplanan ikili birlikte çok eğleniyor ve keyifli vakit geçiriyordu. Frida, hem farklı düşünme biçimi hem de yaşam enerjisi ve muhteşem resimleriyle çok fazla ilgi çekiyordu.

Ancak ikili başından beri birbirine pek uyumlu değildi, hatta evlilik “fil ve güvercin evliliği” olarak adlandırılıyordu.

Frida’nın daha deli dolu, genç ve Meksika’ya özgü etnik yapısının aksine; Diego daha yavaş ve sıkıcı biriydi. İşindeki başarıları sebebiyle sık sık seyahat eden ikili kimi zaman aylarca ayrı kalıyordu ve bu sırada Diego farklı kadınlarla birlikte oluyordu.

İlişki başından beri sadakatsizliklerle doluydu ve tek taraflı değildi.

Diego’nun kendini defalarca aldattığını bilen Frida, eşini Rus devrimci Lev Troçki ile aldattı. Troçki de o zaman evli bir adamdı ve bu kaçamak ona pahalıya patladı. Üst üste sadakatsizlikler sonucu Frida, Diego’dan 1939 yılında ayrılma kararı alarak boşandı.

Frida ve Diego’nun ayrılığı uzun sürmedi, ikili 1940 yılında yeniden evlenerek Mavi Ev’e taşındı.

İkinci evliliğin büyük bölümünde Frida’nın ağrıları da katlanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Hayatında tek bir gününün bile ağrısız geçmediğini söyleyen Frida, Diego’nun ona fiziksel acılardan çok daha fazlasını çektirdiğini de ifade ediyordu. Çünkü bu evlilikte de karşısındakinden beklediği sadakati görememişti.

Frida son zamanlarda kendini resim yapmaya daha fazla adadı.

Artık yatalak olan Frida, aynada kendini çizme yöntemlerini iyice geliştirmişti. Diego ile yaşadığı çalkantılı ilişki de iç dünyasını bu resimlere yansıtmıştı. En kötü ruh halinde bile renkli sahneler oluşturan Frida, hayattan böyle keyif alıyordu.

Sağlık sorunları iyice kötüleşen Frida son ana kadar Diego’yu sevmeyi bırakmadı.

Kangren olduğu için bacağı kesilen ve ağrıları artan Frida 1954 yılında hayata gözlerini yumdu. Fakat son anlarında bile iç dünyasını ve Diego’ya olan aşkını resimlerine yansıtmaktan geri kalmadı. Arada sadakatsizlikler olsa da onun için Diego’dan ayrılmanın tek yolu ölmekti, nitekim öyle de oldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir