Ramazan Ayı’nda beslenmeye dikkat! Tehlikeli iki hastalığa yakalanabilirsiniz
Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Esin Korkut, Ramazan Ayı boyunca sağlıkla geçirilecek zaman için önemli uyarılarda bulundu.
Prof. Dr. Korkut, mide rahatsızlıklarının önüne geçmek için alınması gereken önlemler ve mide hastalarına yönelik önerilerde bulunurken, Diyetisyen Asya Naz Al da Ramazan’da tüketilmesi ve kaçınılması gereken gıdalar üzerine bilgi verdi.
Prof. Dr. Korkut, “Sahurun atlanmaması şart. Çay ve kahvenin yerine su içilmesini şiddetle tavsiye ediyoruz. İftarın da hafif ve dengeli olması gerekiyor; tüm gün oruç tutulduğu için hızlı yemek yeme eğilimine kapılmamalıyız. Kronik rahatsızlığı olan bireylerin doktorlarına danışmaları önem taşıyor. Reflü ve kabızlık gibi şikayetler bu dönemde daha fazla hissediliyor. Ayrıca ülser ve gastrit gibi mide problemleri de artabilir; bu yüzden erken önlem almak büyük önem arz ediyor. Yemek sonrası hemen yatmaktan kaçınmak gerektiğini de unutmamalıyız” diye ekledi.
Vatandaşların sağlıklı bir Ramazan geçirebilmesi için, iftar ve sahurda alınan besinler ve bu öğünler arasındaki beslenme düzeni büyük önem taşımaktadır. Uzmanlar, hem sağlıklı hem de konforlu bir oruç dönemi için beslenme üzerine çeşitli önerilerde bulunmaktadır.
Ramazan ayında iftar ve sahurda tüketilen yiyeceklere özen göstermek büyük önem taşır.
Gastroenteroloji uzmanı Prof. Dr. Esin Korkut’un belirttiğine göre, Ramazan’da beslenme alışkanlıklarımız tamamen değişiyor.
Oruç nedeniyle gün boyu aç ve susuz kalıyoruz, bu da mide ve sindirim sistemi problemlerine yol açabiliyor.
Mide ağrısı, yanma ve özellikle reflü ile kabızlık, Ramazan’da sıkça rastlanan sorunlar arasında. Sahur öğününün önemi büyük; bu öğün kesinlikle atlanmamalı ve dengeli bir şekilde yemek yenilmeli.
Sahurda, tokluk hissi veren ve gün boyu enerji sağlayacak protein ağırlıklı besinler tercih edilmeli.
Ayrıca, tam tahıllı ekmek gibi lifli gıdaların tüketimi, kabızlık problemini önlemeye yardımcı olacaktır.
Kafein içeren içecekler yerine su tüketimi önerilmekte, çünkü kafein vücuttan su kaybına neden olabilir.
İftar öğününde ise, hızlı yemek yerine, önce hafif bir çorba ile başlamak ve su ihtiyacını karşılamak iyi bir yöntemdir.
Ana yemeklerde sebze ve probiyotik içeren gıdaların bulunması sindirim sistemimiz için faydalı olacaktır.
Probiyotikler, özellikle yoğurt gibi, soframızın vazgeçilmezleri arasındadır.
Ramazan Ayı’nda sıkça karşılaşılan sindirim sistemi rahatsızlıkları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Korkut, Ramazan’da beslenme düzenindeki değişikliklerin reflü ve kabızlık gibi sorunları öne çıkardığını belirtti.
Ayrıca ülser ve gastrit gibi rahatsızlıkların da artabileceğini Korkut, ifade etti.
Bu tür sorunları önlemek için, sahur ve iftar öğünlerinde yeme alışkanlıklarına dikkat etmek gerektiğini vurguladı.
Özellikle yağlı ve kızartma türü yiyeceklerden kaçınmak ve yemekten sonra hemen yatmamak önemli.
Yemekten sonra en az yarım saat oturmak ya da yatak başını yükselterek yatmak, reflü şikayetlerini azaltabilir.
Gastrik ülser ve gastrit hastalarının, kendilerine dokunan yiyeceklerden uzak durmaları ve gerekirse ilaç kullanmaları gerektiğini söyledi.
Kronik hastalığı olan kişilerin, özellikle Ramazan Ayı’nda doktorlarına danışmaları ve uygun ilaçlarını ve beslenme düzenlerini korumaları gerektiğini belirtti.
Diyetisyen Asya Naz Al ise, Ramazan’da beslenme düzenine uyum sağlamak için tuzlu, yağlı ve ağır yiyeceklerden kaçınmanın önemini vurguladı.
İftarda kırmızı et tüketilecekse, miktarının sınırlandırılması ve yanında lif ve kalsiyum açısından zengin yiyeceklerin tüketilmesi gerektiğini belirtti.
Sahurda ise tuzlu ve şekerli gıdalardan kaçınarak, susuzluğu artırmayacak ve orucu zorlaştırmayacak besinler tercih edilmesi önerildi.
Ayrıca, iftar ile sahur arasında yeterli miktarda su tüketilmesinin önemine değindi.
Sahur öğününün, tokluk hissini artıracak şekilde, özellikle yumurta ve tam buğdaylı ekmek gibi lifli gıdalarla dengeli bir kahvaltı şeklinde olması gerektiğini söyledi.
Tuzlu peynir ve zeytin gibi su ihtiyacını artıran yiyeceklerden kaçınmak gerektiğini, sahurun normal bir kahvaltı gibi hafif ve dengeli olması gerektiğini ifade etti.
Her diyabetli ve hipertansiyon hastasının durumunun farklı olduğunu, bu nedenle oruç tutmadan önce doktor onayı ve diyetisyen takibi gerektiğini belirtti.
Naz Al, iftarda yemekler arasında ara vererek ve fazla yemekten kaçınarak, sindirimi kolaylaştırmak ve vücudu dinlendirmek önemli olduğunu vurguladı.