Halka açılmalar kitle fonlamasına dönüşüyor

Borsa İstanbul’da halka arz edilen şirketlere rekor yatırımcı gelmesi büyük ilgi çekiyor. Bu ilgiyi yorumlayan ekonomistlerden biri de Şeref Oğuz oldu. Şeref Oğuz, Ekonomim’deki köşesinde şunları yazdı:

Yılbaşından bu yana 32 şirket halka açıldı ve 41 milyon 700 bin katılım sağlandı. Toplanan paraya bakıyoruz; 42 milyar 860 milyon lira… Şirket başına ortalama 1,3 milyar liralık kaynak. Eh fena değil. Ancak halka arzda 8 ay içinde böylesine rekor açılım, yoğun ilgi akla; kitle fonlamasını getiriyor.

Her halka arzda ortalama 2 milyon katılım, enflasyonun kovaladığı liranın başat sığınma limanının borsa olduğunu gösteriyor. Kur Korumalı Mevduat KKM’den çıkış sürecinde, yatırım sahibine adres gösterilmemiş olmasına rağmen borsaya gösterilen bu ilgi, çok katmanlı bir fayda silsilesi doğurdu.

KİTLE FONLAMASI GİBİ 41 KERE MAŞALLAH
Kitle fonlaması, çok sayıda bireyin küçük miktarda bağışlarına dayanan yeni nesil bir yatırım ve fonlama sisteminin adı… Bu sistemde, bireyler internet üzerinden bağış yapar, küçük bir hisse satın alır ya da üretilecek ilk ürünler karşılığı ödeme yapar. İyi de bunun bizim halka arzlarla ilgisi nedir?

İlgisi şudur; burada çok sayıda birey, bağış yapmıyor ama bağış miktarınca halka açılmalardan pay alıyor. Kitlenin ilgisi öyle yoğun oldu ki katılımcılara düşen hisse miktarı kimi zaman 1-2 adede kadar indi. Aslında sermayeyi tabana yayma rüyası, ilginç bir zamanda ve tuhaf bir şekilde gerçekleşiverdi.

İKİ SORU İKİ CEVAP
Halka açılmak bu kadar kolay mı?

Değil elbette… Yığınca kriter var yerine getirilmesi gereken… Ancak borsanın kaynağa, hükümetin borsa rallisine ve yatırımcının da enflasyona karşı direnmeye ihtiyacı varken SPK halka arzlarda “ince elemedi, sık dokumadı.” Bir bakıma içinden açılmak geçiren şirketleri, ölçeğine, KOBİ’sine OBİ’sine bakmaksızın halka arza mezun kıldı.

Bu furyanın riskleri yok mu?

Olmaz mı? Hem de yığınca… Ancak şimdi bu riskleri ölçmekten ziyade fırsatları kovalayan bir kitle söz konusu… Zaten kitle fonlamasına benzetiyor olmam da bu yüzden. Bir yandan sermaye tabana yayılmış olacak diğer yandan hükümet; “borsa ekonominin barometresidir, endeks 10 bine koşuyor, ekonomi tıkırında” diyecek. Kaldı ki cebinde 3-5 kuruşu olanın da enflasyona karşı cephe oluşturma umudu canlı tutulmuş olacak. Fakat tüm bunlar Borsa’nın bildik hastalıklarının nüksetmeyeceği anlamına gelmez. Yüksek kazancın yüksek risk barındırdığını asla akıldan çıkarmamalı…

not:
HALKA AÇILAYIM DERKEN HALK DA SANA AÇILABİLİR
Kitle fonlamasına dönen borsadaki halka arzlarda, şimdilik işler yolunda gidiyor. Ancak finansal okur-yazarlığın düşük olduğu ortamda küçük yatırımcının korunmasına özen gösterilmesi son derece mühim. Neticede borsaya “gel gel” diye davet edilen sonra da “keriz silkeleme” yöntemiyle mağdur edilen milyonlardan söz ediyoruz.

Ayı ve boğa piyasaları yerine şimdiki hava; mirket piyasası… O da nereden mi çıktı?

Serengeti düzlüklerinde sürekli gözü yırtıcılarda olan, en küçük tedirginlikte hızlı hareket eden, araştıran, gözlem yapan bir kitle bu ve çoğu Z kuşağı… Hissesini aldığı şirketin mağazasını ziyaret edip; “İyi çalışıyor musunuz diye bakmaya geldim” diyecek kadar da naif…

Hükümetin tırmanan borsayı seçime propaganda malzemesi yapmaması, OVP’ye delil diye kullanmaması gerekiyor. Sayıları 6,5 milyonu bulan bu kitlenin, “fonlayayım” derken “kitle silkelenmesine” maruz kalmaması gerek. SPK bu kitleye gözü gibi bakmalı, korumalı, küstürmemeli.

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

x